Eski başkanlarımızdan Ercan İpekçi’nin, Facebook üzerinden kamuoyuyla paylaştığı ve sendika genel merkezimizde “eskiye ait tek bir eser bırakılmadığını, her şeyin atıldığını” iddia eden yazısını üzüntüyle okuduk.
Konuya açıklık getirelim: Bundan bir ay kadar önce, değişime binamızdan başlamak, eskinin ruhundan kurtulmak, nefes almak, yeni fikirlere yer açmak adına 60 yılın birikimini elden geçirdik, kitaplarımızı tasnif ettik ve evet tonlarca kağıdı geri dönüşüme gönderdik. Ancak elbette arşiv değeri taşıyan yayınlarımızı atmayı asla düşünmedik.
Sayın İpekçi, şayet gönül indirip bize sorsaydı istediği mevkuteyi adresine gönderebilirdik. Ancak kendisi bir gazeteci gibi davranmadı, gerçeğin ne olduğuyla ilgilenmedi. Dezenformasyonu ve karalamayı seçti. Böylesi zor bir dönemde, fiziksel saldırıları da göze alarak görev ifa eden yöneticilerimizi faşistlere, 12 Eylül cuntacılarına benzetecek kadar kendini kaybetti. Derdinin üzüm yemek olmadığını maalesef herkese gösterdi.
Kendisi eski başkanımızdır, değerli hizmetleri olmuştur, hakkında kötü konuşmayız. Ancak ilk üç ayında sendikanın üye sayısını %25 arttırmış ve pek çok işyerinde toplusözleşme sürecine girmiş bir yönetim olarak elbette çekilmeye çalışıldığımız bu kör dövüşüne de katılmayız.
Gelgelelim Sayın İpekçi ille de sendikayı sıfırlamaktan bahsetmek istiyorsa, konuşmaya sendikamızın bize devrolan aylık giderinden ve bunun 8’de biri gelirinden başlamalıyız…
Arkadaşlar, bu gibi çamur atma girişimleri doğru yolda ilerlediğimizin kanıtıdır, canınızı sıkmayın. Değişim elbette zaman alacak ve önümüze çıkan pürüzler bize yalnızca motivasyon katacak.
Daha yapacak çok işimiz var. Hepimize kolay gelsin.
Türkiye Gazeteciler Sendikası Yönetim Kurulu