Ankara’da son birkaç günde şiddet gören gazetecilerin bilançosu:
11 Mart 2014:
– Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Ankara Şubesi Denetleme Kurulu Üyesi Meltem Aslan, Kızılay’daki çatışmaların ardından akşam saatlerinde evine giderken bir ara sokakta karşılaştığı polisler tarafından tartaklandı. Aslan, basın kartını göstermesine rağmen çevik kuvvet polislerinin hakaretlerine maruz kaldı.
– Gazeteci Çınar Özer, Ziya Gökalp Caddesi’nde fotoğraf çekerken yanından geçen çevik kuvvet polisler fotoğraf makinasına vurdu. Üzerine kalkanlarla yürüyüp itekleyen polisler Özer’e hakaretler savurdu.
– Birgün Gazetesi muhabiri Recep Yılmaz fotoğraf çektiği sırada sık sık polisin hakaretlerine maruz kaldı.
12 Mart 2014:
– Hürriyet gazetesi foto muhabiri Selahattin Sönmez ve muhabir Mert Gökhan Koç, Kennedy Caddesi’nde polisin plastik mermi, biber gazı ve tazyikli suyla saldırısına maruz kaldı.
13 Mart 2014:
– Tuzluçayır’da yapılan eylemi takip eden DİHA muhabiri Zuhal Atlan ile Kanal D Muhabiri Özgen Bingöl ve kameraman Hüseyin Çözen’e TOMA’dan tazyikli su sıkıldı.
– Türkiye Gazeteciler Sendikası ve Çağdaş Gazeteciler Derneği gibi birçok basın meslek örgütünde yöneticilik yapmış, iletişim fakültelerinde gazetecilik eğitimleri veren deneyimli gazeteci Rahmi Yıldırım, TOMA’ların Kızılay’da hedef gözetmeksizin yaptığı saldırıya sözlü tepki gösterince gözaltına alındı.
Bunlar belki de sadece bizim duyduklarımız.
Artık Ankara’da hemen her sokak eyleminde meslektaşlarımız polisin hedefi oluyor.
Arkadaşlarımız yaralanıyor, haber yapmak için kullandıkları fotoğraf makinaları, kameraları, kayıt cihazları kullanılamaz hale geliyor, tartaklanıyor, küfür yiyor.
Bu şiddet bir kez yaşansa, ‘münferit’ derdik. Ancak yaz aylarından bu yana artan bir şekilde meslektaşlarımıza saldırılar artıyor. Saldırıların artık Ankara Emniyeti’nin emir-komuta zinciri çerçevesinde gerçekleştiğini düşünüyoruz.
Bu konuda sizlerden (Ankara Emniyeti ve İçişleri Bakanlığı’ndan) bir açıklama bekliyoruz.
Gazetecilerin görevi, yaşanan gelişmeleri tüm yönleriyle halka aktarmaktır. Bu bir kamu görevidir. Dünyanın her yerinde gazetecilerin görevinin bu olduğu bilinir. Her türlü kolluk gücü de gazetecilere buna uygun davranır. Sizden de bundan sonra aynı hassasiyeti bekliyoruz.
Ayrıca yukarıda sıraladığımız son üç günde yaşananlar başta olmak üzere, yaz ayından bu yana kamuoyuna yansıyan, bir kısmı da yargıya taşınan meslektaşlarımıza dönük saldırıların sorumluları hakkında derhal işlem başlatılmasını talep ediyoruz.
Gazetecilere saldırıların cezasız kalması, yeni saldırıların önünü açıyor.
Taleplerimizin yerine getirilmemesi halinde yaşanacakların sorumlusunun en başta sizler olacağını bir kez daha bildiriyoruz.
TÜRKİYE GAZETECİLER SENDİKASI
ANKARA ŞUBESİ