Gazeteciler Cemiyeti ve Gazeteciler Sendikası 80’ye yakın gazeteci, sendikacı, akademisyen ve hukukçuyu bir araya getirerek Basın İş Kanununu ele aldı.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) ve Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS), avukatları, gazetecileri, konusunda uzman akademisyenleri; Basın İş Kanunu Değerlendirme Toplantısında bir araya getirdi.
Toplantıda hükümetin genel iş yasasına katmayı planladığı Basın İş Kanununun ayrı bir kanun olarak korunması gerektiği konusunda katılımcılar görüş birliğine vardı. Basın İş Yasasının aslında gazeteciyi değil “halkın haber alma ve gerçekleri öğrenme hakkı”nı koruduğunu hatırlatan konuşmacılar, “Ücret peşin ödenmeli ki, gazeteci görevini rahat yapabilsin” dedi.
Toplantıda Basın İş Yasasının tartışmaya açılma zamanını “manidar” bulan katılımcılar, iktidarın medya patronlarının baskısıyla Basın İş Yasasında peşin ödenmeyen ücretlere getirilen yüzde 5 faiz uygulaması ve kıdem tazminatını tırpanlayacak bir uygulamaya hazırlandığını belirtti.
Toplantıda basın özgürlüğünün ancak editöryel bağımsızlık ve sendikalaşmayla sağlanılabileceği vurgulandı. Basın İş Yasasına göre çalıştırılmayan ama fiilen gazetecilik yapan kişilerin de haklarının korunması gerektiğine dikkat çeken katılımcılar, Basın İş Kanununun internet gazetecilerini de kapsamasının gerektiğini vurguladı.
Taksim Hill Otel’de düzenlenen toplantıya; Basın Enstitüsü Derneği Başkanı Kadri Gürsel, Cumhuriyet Vakfı temsilcisi Orhan Erinç, Evrensel gazetesi yayın yönetmeni Fatih Polat, Bianet yayın yönetmeni Haluk Kalafat, Cumhuriyet gazetesi yazarı Aydın Engin, gazeteciler Tuğrul Eryılmaz, İbrahim Günel, Hilmi Hacaloğlu ve Hüseyin Tahmaz’ın da aralarında bulunduğu 60 temsilci katıldı.
Avukatlar Özcan Kılıç, Naciye Yavuz ve Bahri Bayram Belen de toplantıya katkı yapan hukukçular arasındaydı.
OLCAYTO: ALTERNATİF KANUN HAZIRLANABİLİR
Açılış konuşmasında TGC Başkanı Turgay Olcayto, şunları söyledi:
“Basından sorumlu Bakan ve Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, bizleri Ankara’ya çağırmıştı. Ankara’daki toplantıya katıldık. Toplantıda 5953 sayılı kanunun çok eski bir yasa olduğu, artık günümüz şartlarına uygun bir düzenlemenin yapılması gerektiği gündeme getirildi. Şimdiki adıyla 5953 sayılı yasa 1952’de çıkmış, daha sonra çalışan gazeteciler lehine düzenleme yapılmış ve 212 olarak adlandırılmış. Yasa gazetecilerin haklarını korusa da özellikle sahada çalışan meslektaşlarımızın sorunlarını gazete patronları, hükümetler, gelmiş geçmiş iktidarlar hiç dikkate almadılar. Bu onların ayıbıdır. Çünkü meslektaşlarımız Türkiye’de her şeye rağmen çok güç koşullarda gazetecilik yapmaya çalışıyor. Gazeteciler; yaralanma, dayak yeme ve tutuklanma pahasına haber alma çalışmalarını sürdürüyorlar. Bu toplantıyı biz meslektaşlarımızın görüşlerini öğrenmek için düzenledik. 5953 sayılı Basın İş Yasası ayrı bir yasa olarak kalmalıdır. Geride kalan maddelerle ilgili ileri düzenlemeler yasaya eklenebilir. Biz de bu konuda alternatif bir kanun teklifi hazırlayabiliriz”
GÜÇ: KAZANILMIŞ HAKLARIMIZI KORUMALIYIZ
Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel Başkanı Uğur Güç, gazetecilerin yaşadığı sorunlara değinerek şöyle konuştu:
“Şimdiki adı 5953, eski adıyla 212 sayılı Basın İş Yasasının bize getirdiği kıdem tazminatı, maaşlara ve mesailere yüzde 5 gecikme zammı gibi kazanımların korunmasını istiyoruz. Bu yasada bulunan ikramiyenin korunmasını istiyoruz. Bugün geldiğimiz noktada gazetecilik küçüle küçüle yok olacak gibi görünüyor. Bütün şirketler küçülmeye gidiyor. Yeni medya oluşuyor. Sosyal medya üzerinden yayılan bir gazetecilik var ve bunun ne kadar gazetecilik olduğunu da tartışmak gerekiyor”
KÜÇÜK: ‘BASIN İŞLETMECİLİĞİ’ TARTIŞILMALI
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Hukuk Danışmanı Gökhan Küçük, şunları söyledi:
“Basın İş Kanununun yasalaşma süreci tartışılabilecek bir süreçtir. Tam 62 yıldır ayrı bir kanun olarak yer alıyor. Medya sahipleri, gazeteciler ve iktidar tarafından bilinen bir kanun. “Basın Kanununu nasıl değiştirelim?” diye ortaya atılan her soru gazetecilik meslek örgütlerini tedirgin etmektedir. Son 1 yılı düşünün; tüm iyi niyetli olduğu söylenen kanunlar birer tutsaklık haline geldi. Bu nedenle Basın İş Kanununda değişik sorusu tedirginlik yaratıyor. Öncelikle Basın işletmeciliği kavramı tartışılmadan basın özgürlüğünün gerçekleşmesi bir hayaldir. Basın işletmesi kavramı diğer iş kollarındaki gibi ticaret hükümlerine mi dahil olmalıdır yoksa ayrı bir statü mü olmalıdır? Bunlar aslında bugün tohumlarını atıp bundan sonraki süreçte tartışılması gereken bir kavram olarak düşünüyorum. Bugün ne yaptığımız mutlaka gelecekte de ne olacağımızı belirleyecek. Geleceğimizi ön görmek ve ona göre bir strateji belirlemek zorunda olduğumuzu düşünüyorum”
SELVİ: KANUN MÜKEMMEL
Türkiye Gazeteciler Sendikası Hukuk Müşaviri, Avukat Meliha Selvi, şunları dile getirdi:
“Bugün geldiğimiz noktada Basın İş Kanununun mükemmel olduğunu düşünüyorum. Sadece bir eksiği var. İstifa eden gazetecinin kıdem tazminatı almasıyla ilgili bir düzenleme yapılması gerekiyor. Kanunda istifa eden gazetecinin kıdem tazminatı alması gerektiği hükümlere yazılmıyor. Halbuki istifa halinde de kıdem tazminatı alınabilmeli. Ücret zammının ise 2 yılda bir değil yılda bire düşürülmesi gerekiyor. Yıllardır zam alamayan gazeteciler var. Kadın gazetecilerle ilgili bir eksiğimiz var. Kadın gazetecilere de doğum yaptıktan sonra ücretsiz izin kullanma hakkı verilmeli”
GÜRSEL: YASANIN DEĞİŞMESİ PATRONLARA HİZMET EDER
Basın Enstitüsü Derneği Başkanı Kadri Gürsel ise iktidarın 12 yıl sonra Basın İş Yasasını tartışmaya açmasının ilginç olduğuna dikkat çekerek, “İktidarın havuz medyasının kamu kaynaklarıyla sübvanse edildiğini gördük. El konulmuş medya organları nedeniyle iş adamlarının kâr etmeleri asla mümkün olmuyor. Havuz medyaları siyasi iletişim ve propaganda aracı olarak kullanılıyor. Basın İş Yasasıyla kazanılmış hakların geriletilmesi sadece patronlara hizmet edecektir” dedi.
Toplantı tüm katılımcıların görüşlerini paylaşmalarıyla tamamlandı.