Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Türkiye Gazeteciler Sendikası, DİSK Basın-İş, KESK Haber Sen’in Diyarbakır’da ziyaret ettiği gazeteciler; güvenlik güçleri tarafından hedefe konulduklarını, uzun süreli gözaltı ve tutuklamalara maruz kaldıklarını, baskı altında mesleklerini artık yapamaz hale geldiklerini belirtti.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Turgay Olcayto, Genel Sekreter Sibel Güneş, Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Başkanı Uğur Güç, DİSK Basın-İş Genel Başkanı Faruk Eren, KESK Haber Sen Genel Örgütlenme Sekreteri Osman Köse’den oluşan heyet, ziyaretler kapsamında ilk olarak Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Gültan Kışanak’ı saat 10.00’da ziyaret etti. Ardından Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti ve Özgür Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulları ile görüşen heyet; halkın haber alma hakkı için görev yapan gazetecilerin can güvenliği, çalışırken yaşadıkları fiziksel saldırılar ve engellemelerle ilgili bilgi aldı. Görüşmelerin ardından meslek örgütleri Sümer Park Resepsiyon Salonu’nda dayanışma ve basın toplantısı yaptı.
Turgay Olcayto: Bölgede adı konmamış bir savaşın sancıları var
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Turgay Olcayto, şunları dile getirdi:
“Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu olarak, kamuoyunun haber alma, bilgilenme kanallarını açık tutma adına büyük bir mücadele veriyoruz. Bu mücadelede birlikte olduğumuz meslek örgütlerimizin başkanları da burada. Ben kendi adıma şunları söylemek istiyorum. Ülkede bir an önce barışın ve çağdaş demokrasinin yerleşebilmesi için bireylerin özgür olduğu sağlıklı bir toplum yaratma uğruna bütün gücümüzle dayanışma içinde olmalıyız. Zor bir süreç yaşanıyor. Bölgede adı konmamış bir savaşın sancıları var.
Gazeteciler görevlerini yapamıyor
Burada yaşanan olayları nesnel gazetecilik çerçevesinde izlemek isteyen gazeteciler görevlerini yapamıyorlar. Şiddetle karşılaşıyorlar. Kolluk güçlerinin tacizine uğruyorlar. İki gün önce de Cizre’de bir kameraman arkadaşımız Refik Tekin yaralandı. Mardin’de hastanede ameliyata alındı arkadaşımıza acil şifalar diliyoruz bir an önce iyileşerek mesleğine dönmesini bekliyoruz. Halen aralarında Erdem Gül, Can Dündar, Hidayet Karaca’nın da bulunduğu özellikle sizin bölgenizden gazete ve gazete dağıtıcılarının da yer aldığı 32 arkadaşımız cezaevinde.
Gazeteci savaşı kışkırtacak manşet atmaz
Türkiye’de halkın haber alma, bilgilenme hakkı diye tanımlanan Basın Özgürlüğü’nün bir an önce çağdaş demokrasilerin düzeyine getirilmesi en büyük arzumuzdur. Bunu tüm siyasetçilerden özellikle de iktidardan ivedilikle bekliyoruz. Düşünceyi ifade özgürlüğünün önündeki engeller kalkmalı diye düşünüyoruz. Çünkü bu temel hak en önemli unsurdur. Türkiye’nin bilim alanında, kültür alanında, sanat alanında varlığını kanıtlayabilmesi için bireylerin özgürce bu hakkı kullanabilmesine gerekir. Gazetecilik sıkça yinelediğim gibi gerçekten çok onurlu bir meslektir. Bunun bilincinde olarak hep birlikte nesnel bir gazetecilik için uğraş vermeliyiz. Bu gazetecilik hak haberciliğidir. Bu gazetecilik barış gazeteciliğidir. Bu gazetecilik insan odaklı gazeteciliktir ve sonunda bu gazetecilik savaş karşıtlığını da içerir. Evrensel meslek ilkelerine göre de gazetecilik hiçbir zaman savaş kışkırtıcılığı yapmaz halkı savaşa kışkırtacak manşetler atmaz. Buna da özellikle dikkat etmemiz gerekiyor.
Diyalog bütün sorunlara çözüm olur
Bugün bu güzel kentte savaşı andırır görüntüler görmek hepimizi üzüyor. Diyarbakır’ın bir kültür ve barış kenti olması en büyük dileğimizdir. Meslek örgütü başkanlarımızla birlikte gazeteci arkadaşlarımızın sorunlarını dinledik. İki meslek örgütünden gelen arkadaşlarımızla konuştuk. Yetkililerle görüştük. İzlenimlerimizi, burada edindiğimiz bilgileri döndüğümüzde Yönetim Kurulu’ndaki arkadaşlarımızla paylaşacağız. En kısa zamanda yine aranızda olacağız. Umuyoruz ki diyaloğun bütün sorunların çözüm kaynağı olacağı inancımızı hiç yitirmedik. Bu nedenle bir an önce taraflar arasında diyalog başlatılmasının ülkede yaşanan ölümlerin, yaralanmaların, yıkımların sonunu getireceği inancındayım.”
Uğur Güç: Gazeteciler ‘can’larını ortaya koyarak mesleklerini yapıyorlar
Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Başkanı Uğur Güç, şunları dile getirdi:
“Biz meslek örgütleri olarak bölgede görev yapan meslektaşlarımızla dayanışma için buraya geldik. Bölgede şu anda olağanüstü bir çatışma ortamı var. Arkadaşlarımız çok zor şartlar altında mesleklerini yerine getirmeye çalışıyorlar. Ağır baskılarla karşılaşıyorlar. Gözaltına alınan, tutuklanan gazeteciler var. Cizre’de bir kameraman arkadaşımız, yaylım ateşi arasında kaldı. Yaralandı. Refik, yaşadıklarıyla gazeteciliğin ne kadar zor olduğunu gösterdi. Kendisine geçmiş olsun diyoruz. Meslektaşlarımızın can güvenliği tehlikede. Mesleklerini yaparken Can’larını ortaya koyuyorlar. Buradan çıkan haberler tek yanlı. Sürekli haber yasaklarıyla karşılaşıyoruz. Meslektaşlarımız görevlerini yapmak, habere gitmek istiyorlar. Biz meslek örgütleri olarak meslektaşlarımızın yanında olmaya, onlarla dayanışma içinde olmaya devam edeceğiz.”
Faruk Eren: Hemen hemen her gün gazeteciler gözaltına alınıyor
DİSK Basın-İş Genel Başkanı Faruk Eren, şunları dile getirdi:
“Bölgede uzun süredir çatışmalar sürüyor. Gazetecilerin görevi, kamuoyuna gerçekleri aktarmaktır. Şiddet uygulayanlar, gerçeklerin bilinmesini istemiyor. Haberler karartılıyor, sansür uygulanıyor. Bölgede hemen hemen her gün gazeteciler gözaltına alınıyor. Sosyal paylaşım sitelerindeki paylaşımları nedeniyle tutuklanıyorlar. Haberler, casusluk sayılıyor. Gazetecilerin kafalarına silah dayanıyor. Zırhlı araçlarda gazetecilik yapmamız isteniyor. Oysa gazetecinin görevi, tarafsız bir biçimde yaşananları kamuoyuna aktarmaktır. Birçok arkadaşımız her şeye rağmen halka gerçekleri anlatmaya devam ediyor. Biz gerçekleri anlatmaya, doğru haberler vermeye devam edeceğiz.”
Osman Köse: Gazeteciler susturulursa gerçekler susar
KESK Haber Sen Genel Örgütlenme Sekreteri Osman Köse, konuşmasında şu noktalara dikkat çekti:
“Gazeteciler, halkın haber alma hakkı için çalışıyorlar. Halk, hiçbir filtreden geçmeden gerçekleri öğrenmek istiyor. Refik’in çalıştığı görüntüler silinse de yapılan saldırının tanığıydı. Refik, özel olarak hedef seçilip vuruldu. Biz dünyanın neresinde olursa olsun gerçeklerin yazılıp duyulmasına aracılık eden bir iş yapıyoruz. Bu nedenle de işimizi yapmak istiyoruz. Bu bölgedeki gazeteciler susturulursa bu bölgede olup bitenden kimse haber alamaz. Diğer bölgelerde çalışan meslektaşlarımızın da buradaki meslektaşlarımızın da hakkını savunmak istiyoruz. Devlet, buna aracılık etmek zorunda. Devlet gazetecileri engellemek istiyor.”
Hatice Kamer: Gazeteciler yalnız bırakılıyor
Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti Üyelerden Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Hatice Kamer, ise şunları dile getirdi:
“Güneydoğu’daki gazeteciler, yalnız bırakıldı. Haber alma özgürlüğümüz ortadan kalktı. Ana akım medyada bölgeyle ilgili haber çarpıtılıyor. Burada birçok medya çalışanı var. Haberlerin veriliş nedeniyle gazeteciler burada sokakta tepkiyle karşılaşıyorlar. Gazetecilikte barış dili yerine politikanın sözcülüğü yapılıyor. Çalışma koşullarımız ortadan kaldırılıyor. Kamuoyunun haber alma hakkı ortadan kaldırılıyor. Tek başımıza burada bütün arkadaşlar özverili şekilde çalışmaya devam ediyoruz. Sesimizi duyurmakta zorluk çeksek de mesleğimizi yapmaya devam edeceğiz.”
Hakkı Boltan: Talimatlı gazetecilik yapılıyor
Özgür Gazeteciler Cemiyeti Eş Başkanı Hakkı Boltan, konuşmasında şu noktalara dikkat çekti:
“Savaş bilinen bir olay değildir. İktidar burada yaşananların bilinmesini istemiyor. Gazeteciler arasında bütünlük yok. Gazetecilerin bütünlüğü sağlanırsa iyi sonuç alabiliriz. . Talimatlı gazetecilik yapılıyor. Mesleğini, haberini, haber yaparken çektiği görüntüleri Can’ından öne gören arkadaşlar var. Refik bunlardan birisiydi ödüllü bir gazeteciydi. Ölümle tehdit edilen gazeteciler var. Evet, burada gazeteciliğe ve gazetecilere yönelik saldırı var. Sahada mağdur olan meslektaşlarımız var.”
Bölgede görev yapan gazeteciler sorunlarını anlattı
Toplantı gazetecilerin söz almasıyla devam etti. Şu noktalara dikkat çekildi:
-AA ve TRT dışında bölgedeki diğer kuruluşların gazetecileri haber yapmakta, haberi takip etmekte güçlük çekiyor.
– Gazetecilerin iktidar reklamı yapması isteniyor. Hoşa gitmeyen haber yapılmak istenince gazeteciler engelleniyor.
-Gazeteciler çekim yaparken gözaltına alınıyor. Gazeteci gözaltına alındığı anda suçlu ilan ediliyor. Örneğin İMC Muhabiri Refik Tekin, devletin resmi ajansı tarafından terörist ilan edildi.
– Gazeteciler, yüzü maskeli kişiler tarafından tehdit ediliyor. Şiddete maruz kalıyor. Gazetecilere yapılan saldırılar görünür değil. Kimse gazetecilerin ne yaşadığını bilmiyor.
-Haberler sebep gösterilerek ‘terörist’, ‘casusluk’ suçlamalarıyla gazeteciler gözaltına alınıyor, saatler süren gözaltı sürecinden sonra tutuklanabiliyor, denetimli serbestlik kaydıyla serbest bırakılıyorlar.
-Batı, doğunun kadrajını ayarlarken hep karanlık görüyor. Masalarından internet haberciliği yapıyorlar. Bölgede yaşananları bilmedikleri için buradaki gazetecileri yargılayabiliyorlar. Burayı doğru görmelidirler.
-‘Geçmişte öldürülüyordunuz şimdi tutuklanıyorsunuz’ deniliyor. Tutuklanmayı iktidar gelişme sayıyor. Ancak bölgede gazeteciler, öldürülme endişesi yaşıyor.
-Çalıştığımız kurumları sorarak ‘Neden Kürt kanalında çalışıyorsun?’ diyerek güvenlik kuvvetlerince şiddete maruz kalınabiliyor.
– Gazeteciler bölünmüş durumda. Bir gazeteci saldırıya uğradığında hepsinin tepki göstermesi gerekiyor. Gazetecilerin birbirine sahip çıkması lazım.
-Özgür gazetecilik yapmamıza izin verilmiyor
-Ölümün değil barışın haberini yapmak istiyoruz
Diyarbakır Valisi Hüseyin Aksoy’a talepler iletildi
Heyet, basın açıklamasının ardından Diyarbakır Valisi Hüseyin Aksoy ile görüştü. Gazetecilik meslek örgütü temsilcileri, Anadolu Ajansı ve TRT dışında tüm gazetecilere güvenlik güçleri tarafından baskı uygulandığına dikkat çekti. Diyarbakır’daki gazetecilerin güvenli haber yapabilmesi talebi üzerine Vali Hüseyin Aksoy, gerekli özenin gösterileceğini söyledi. Dört gazetecilik meslek örgütünün yöneticileri ve Özgür Gazeteciler Cemiyeti Eş Başkanı Hakkı Boltan öldürülen avukat Tahir Elçi’nin Başkanlığı’nı yaptığı Diyarbakır Barosu’na da taziye ziyaretinde bulundu. Heyet aynı zamanda yaklaşık bir aydır barış nöbeti tutan sağlık çalışanlarını da ziyaret etti.