Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Kadın Komisyonu olarak, “Medyanın eril, cinsiyetçi dilini değiştirmek için KENDİMİZDEN BAŞLIYORUZ” başlığıyla ilk atölyemizi gerçekleştirdik. TGS Genel Merkezi’nde 12 Ocak Pazar günü yapılan atölyeye, çeşitli gazete ve televizyonlarda çalışan yaklaşık 20 kadın ve LGBTİ gazeteci katıldık.
Peki, neler konuştuk? Komisyonumuz üyelerinden Duygu Ayber izlenimlerini yazdı…
…………………………………………………..
Medyanın dilini değiştirmeye kendimizden başladık
Duygu AYBER
İyi bir anne ve eş olma, biat etme, cinsel nesne gibi cinsiyetçi kalıplar, ne yazık ki hayatımızın her alanında ve her biçimde bizi sarmalamış durumda. Medyada cinsiyetçi söylem de, başta kadın gazetecilerin hem çalıştığı alanda hem de bu yoz düzen karşısında bir savaşım halinde olduğu sorunlardan biri. Biz de Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Kadın Komisyonu olarak duyarlı olduğumuz bu alanda ilk atölye çalışmamızı başlattık ve “Medyanın eril, cinsiyetçi dilini değiştirmek için önce kendimizden başlıyoruz” diyerek TGS binasında bir araya geldik.
Medyada cinsiyetçi söylem ve kadınların medyada temsil biçimlerini önce Yazar- Akademisyen Hülya Uğur Tanrıöver’in sunumuyla dinledik, ardından medyada kadın hak ihlallerini tartıştık, kendi eksikliklerimizi de konuşarak elbette.
Kadın hakları ihlallerinin en çok da çektiğimiz haber fotoğraflarında çok somut biçimde kendini gösterdiğine değindik. Ama sadece kadınları “cinsel nesne”, geleneksel rollerde “iyi anne-eş” ve ya kadına şiddet haberlerinde “kurban” olarak sunan haber ve fotoğrafların kullanılmasının tek sorun olmadığını da fark etmiş olduk. “Simgesel yok edilme”, yani örneğin bir meslek birliğinin toplantısı ya da kongresinin haber fotoğrafını çekerken, objektif sırf erkeklerin olduğu yana da çevrilebilir, kadınların olduğu yana da. Örneğin 100 işçinin buluşmasında 98 erkek, 2 kadın işçi olabilir. Burada o iki kadın işçiyi haberde nasıl konumlandıracağınıza bağlı mesele. “Objektifin arkasındaki ‘göz- anlayış- ideoloji’… Eğer kadın haklarına duyarlı bir gazetecilik yapıyorsanız, tercihiniz haberlere eşlik eden fotoğraflarda kadınların da görüleceği açılar kullanmaktır. “Çünkü bu fotoğraflar, kadınların hayatın her alanında ‘doğal’ olarak temsil edilmesine de katkıda bulunacaktır” diyor Hülya Uğur Tanrıöver.
Kadınların erkeklerle eşit olarak hayatın her alanında var olmalarına engel olan, onların bu şekilde temsil edilmesine olanak vermeyen bir başka gazetecilik anlayışı, ideoloji vardır ki, işte tam da buna karşı mücadele etmekte kararlı TGS Kadın Komisyonu ve bundan sonra cinsiyetçi medya diline ve bu yöndeki iktidar politikalarına karşı çalışmalarını da sürdürecek.