Medya Özgürlüğü ve Gazeteci Hakları Uluslararası Konferansı’nın sonuç bildirgesi açıklandı. Gazeteciler; halkı ve sivil toplum örgütlerini basın ve düşünceyi ifade özgürlüğü mücadelesini desteklemeye çağırdı. Gazeteciler, hükümete ise baskılara son verme çağrısı yaptı.
Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS), Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC), Uluslararası Gazeteciler Federasyonu (IFJ), Avrupa Gazeteciler Federasyonunun (EFJ) düzenlediği “Medya Özgürlüğü ve Gazeteci Hakları Uluslararası Konferansı” sona erdi.
70’DEN FAZLA GAZETECİNİN FİKRİ ALINDI
Başta Türkiye olmak üzere dünyanın dört bir yanından gazetecileri buluşturan konferansın ikinci gününde sonuç bildirgesi açıklandı. Bildirge 70’den fazla ulusal ve uluslararası gazetecinin fikri alınarak hazırlandı.
Sonuç bildirgesinin açıklandığı toplantıya Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Turgay Olcayto, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Genel Sekreteri Sibel Güneş, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Genel Sekreter Yardımcısı Niyazi Dalyancı, Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Başkanı Uğur Güç, Genel Sekreteri Mustafa Kuleli, Uluslararası Gazeteciler Federasyonu Başkanı Jim Boumelha, TGS İstanbul Şube Başkanı Gökhan Durmuş’un da aralarında bulunduğu çok sayıda gazeteci katıldı.
Basın toplantısında konuşan TGC Başkanı Turgay Olcayto, şunları söyledi: “İki gündür devam eden toplantılarda, uluslararası alanda değerli dostlarımız bize destek verdiler.Türkiye’de özellikle sahada çalışan arkadaşlarımızın durumu diğer çalışanlardan daha zor. Çünkü polis baskısı altında çalışmalarını yürütmek zorundalar. Özellikle Güneydoğu’da Terörle Mücadele Yasası’nın yanlış yorumlanmasından ve savcıların bu konudaki aşırı hassaslığından dolayı gazeteciler terörü desteklemekten gözaltına alınıyorlar. Gazetecileri uzun süre alıkoyuyorlar. Türkiye’de bunun düzelmesi için halkımıza düşen görevler var. Yeşeren bir demokrasiye ihtiyaç var. Türkiye’de basın özgürlüğünün bugünkü durumu Afrika ülkeleriyle eş değer. Hukuk sistemimiz yerlerde sürünüyor. Hukuk ve ceza mahkemeleri devlet sırrı denilen çok anlaşılmaz bir maddeye dayanarak arkadaşları tutukluyor, gözaltına alıyor ya da en azından o arkadaşlar hakkında yıllarca süren soruşturmalar başlatıyor. Bundan kurtulmanın yolu birliktelikten geçiyor. Gazeteler ve gazeteciler birlikte olmamız lazım. Geçmişte yapılan bütün hataları aramızda tartışırız. Ama bir meslektaşımız gözaltına alındığında arkasında olmalıyız. Nesnel gazetecilik çok önemli. Nesnel gazetecilik, devlet gazeteciliğinden ayrı bir gazeteciliktir. İnsan odaklı bir gazeteciliktir. Nesnel gazetecilik yaptığınızda, gördüğünüz haberi tarafsız olarak aktarabilme şansını elde edersiniz. Nesnel gazeteciliği, mesleğimize getirmek için elimizden geleni yapacağız. Yurttaşın haklarını koruyan yurttaş gazeteciliğini öne çıkarmamız gerekiyor. Ben dünkü toplantıda gerçekten bir kez daha umutlandım. Dün toplantıda dediğim gibi, politikacılar gelir geçer ama gazeteciler hep kalacak, gazeteler hep kalacak.”
BOUMELHA: YENİ HÜKÜMET GAZETECİLERLE DİYALOĞA GİTMELİ
Uluslararası Gazeteciler Federasyonu Başkanı Jim Boumelha, konuşmasına Federasyon hakkında bilgi vererek başladı. 180 ülkede 600 binden fazla gazeteciyi temsil ettiklerini dile getiren Boumelha, Türkiye’deki durumu ise şöyle değerlendirdi:
“Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ile Türkiye Gazeteciler Sendikası ile uzun yıllardır çalışıyoruz. Bu yıllar içinde tecrübemiz bize gösterdi ki; gazetecilerin sosyal ve mesleki haklarını savunmak oldukça zor bir iş. Dünkü toplantıda meslek örgütlerinden üyeler de vardı. Konferans, birkaç yıldır konuşulan konuların bir araya gelmiş haliydi. Seçimlerden sonra iktidara gelecek yeni hükümetin, yeni ve demokratik adımlarla gazetecilerle diyaloğa dayanan ortak adımlar atmasını öneriyoruz. İçinde bulunduğumuz zamanlar, Türk gazetecilerin çok zorlu zamanları. Hali hazırda 20 gazeteci hala hapiste, yüzlerce gazeteci soruşturmalarla, davalarla uğraşıyor. Gazete büroları basılıyor. Gazeteciler saldırıya uğruyor. Bize düşen görev, hapiste olan gazetecilerin serbest kalmasını sağlamak ve gazetecilerin tutuklanmasını önlemektir. Örgütlenme hakkı korunmalı. Sendika güçlendirilmeli. Gazetecilerin sosyal şartları iyileştirilmeli. Gazetecilerin herhangi bir baskıya, sansüre maruz kalmadan görevlerini; özgür ve bağımsız bir şekilde yerine getirmesinin sağlanmasını istiyoruz. Tüm dünyadaki meslektaşlarımız, Türkiye’deki gazetecilerle omuz omuza olmaya ve onları desteklemeye hazırdır.”
TGS Başkanı Uğur Güç ise konuşmasında tüm gazetecileri sendika çatısı altında birleşmeye çağırdı. TGS Başkanı medyada dayanışmanın örgütlülükle sağlanacağının altını çizdi. TGS Başkanı Uğur Güç, gazetecilerin haklarını korumaya devam edeceklerini belirtti. Konferansın sonuç bildirgesini TGS Genel Başkanı Uğur Güç okudu. Bildirgede şu görüşler yer aldı:
“Haziran’da gerçekleşen seçimin ardından Türkiye’de gazetecilere yönelik artan soruşturmalar, sindirme operasyonları, şiddet, internet sansürü, yasaklamalar başta olmak üzere her türlü baskıyı kınıyoruz. Bilhassa, Kürt sorunu kaynaklı çatışmaların yeniden başlamasıyla birlikte, bölge illerinde çalışan meslektaşlarımızın özgürlük ve güvenliğinden kaygı duyuyoruz. Bu durumun halkın haber alma hakkını tehdit ettiğine inanıyoruz.
21 GAZETECİ CEZAEVİNDE
Hâlâ 21 gazetecinin cezaevinde olmasını ve geçmiş yıllarda serbest bırakılan gazetecilere yönelik yargı tehdidinin devam etmesini, sürmekte olan yüzlerce soruşturmayı esefle karşılıyoruz.
Hükümet ve siyasetçilerin kendilerinden farklı çizgideki gazeteciler ve medya kuruluşlarına yönelik hasmane tutumlarından ve yaratılan hoşgörüsüz ortamdan derin rahatsızlık duyuyoruz.
Cumhurbaşkanının eleştiriye tahammülsüzlüğü, savcıların her türlü eleştiri karşısında hakaret davası açması, medya patronlarının çalışanlarını işten atarak susturması, ana-akım medyanın tehdit ve kamu ihalelerinin rüşvet gibi kullanılmasıyla hizaya getirilmesi, yargı bağımsızlığının gözardı edilmesi gibi sorunlar bu düşmanca tutumun örnekleridir.
SENDİKASIZLAŞMA SONA ERMELİ
1990’lı yıllardaki sendikasızlaştırma operasyonuyla, Sendika’nın zayıflatılmasından büyük üzüntü duyuyoruz. Bu durum, günümüzde gazetecileri kendi içinde bölmüş, korumasız bırakmış ve asgari ücretle, güvencesiz bir şekilde çalışmaya mahkûm etmiştir.
Gazetecilerin görevinin kamu çıkarını gözetmek olduğunu ve gazetecilerin sindirilmesinin halkın haber alma hakkına bir saldırı olduğunu vurguluyoruz.
YURTTAŞLARDAN DESTEK BEKLİYORUZ
Türkiye’de gazeteciler mesleklerine yapılan saldırı karşısında birlikte hareket etmelidir. Bir gazeteci veya yayın kuruluşuna yapılan saldırı tüm gazeteci ve medya kuruluşlarına yapılmış bir saldırı demektir. Gazetecileri, güçlü bir dayanışma hareketi oluşturmak üzere Türkiye Gazeteciler Sendikası çatısı altında bir araya gelmeye davet ediyoruz. Daha iyi çalışma koşullarına, ve bağımsız bir medya ortamına ancak böyle kavuşabiliriz. Yurttaşları ve sivil toplum örgütlerini, toplumumuzun uzun vadeli çıkarı için basın özgürlüğü mücadelesini desteklemeye çağırıyoruz.
ÖZGÜR BİR ORTAMDA ÇALIŞMAYI İSTİYORUZ
Biz gazeteciler,
– Gazetecilerin yaşanan çatışmaları ve yaklaşan seçimleri tamamen özgür bir ortamda aktarmasının sağlanmasını,
– Gazetecilere dönük baskıların sona ermesini, gazetecilerin tüm ülkede serbest dolaşımının, güvenliğinin ve haber kaynaklarına erişiminin garanti edilmesini,
– Hapisteki gazetecilerin serbest bırakılmasını ve tüm soruşturmaların sonlandırılmasını,
– İnternet sansürüne son verilmesini,
– Siyasi liderlerin, özgür gazetecilik ortamı için gerekli yasal düzenlemeleri yapmasını, acil bir ihtiyaç olarak görüyoruz.
-Tüm meslektaşlarımızı nefret söyleminden uzak durmaya, barış dilini kullanmaya davet ediyor, mesleğimize yapılan saldırılara dikkat çekmek için planlanacak eylemlere katılmaya çağırıyoruz.
Siyasi Partilere ve 1 Kasım Seçimlerinden Sonra Kurulacak Hükümete Çağrımızdır:
– Cezaevlerindeki tüm gazeteciler serbest bırakılmalı
– Gazeteciler hakkında sürmekte olan dava ve soruşturmalar bir an önce düşürülmeli
– Cumhurbaşkanı ve kamu görevlilerine hakaret adı altında dava açılmasına neden olan yasa ve düzenlemeler derhal değiştirilmeli, kamu görevlilerinin eleştirilebilirliği, hesap verebilirliği ve yargı bağımsızlığı sağlanmalıdır.
– Kamu ihalelerinin, kamu şirketlerine ait reklamların ve vergi denetimlerinin medyayı kontrol etme araçları olarak kullanılmasına son verilmelidir.
– Medyadaki tekelleşmeyi engelleyecek, bağımsızlığı, saydamlığı ve çoğulculuğu garanti edecek düzenlemeler yapılmalıdır.
– Kamuya ait medya kuruluşlarının görevlerini bağımsız bir şekilde ifade etmelerini sağlayacak reformlar yapılmalıdır.
İŞ GÜVENCESİ, SENDİKALAŞMA VE TOPLU SÖZLEŞME
– Medya sahiplerinin çalışanları işten çıkararak susturmasının önüne geçilmelidir.
– İş güvencesi, sendikalaşma ve insanca bir ücret sağlayan adil çalışma koşullarının oluşturulması şarttır.
İNTERNET SANSÜRÜ
– TİB’in yargı kararı olmaksızın internet sitelerine ve diğer iletişim araçlarına erişimi engelleme yetkisi son bulmalıdır.
– Sosyal medyadaki paylaşımlardan dolayı açılan soruşturmalara son verilmelidir.”