1- Sendikamızın 21. Olağan Genel Kurulu, başarısız bir darbe girişiminin ardından Olağanüstü Hal’in (OHAL) ilan edildiği, ülkenin adeta OHAL kapsamında çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnameler ile yönetildiği koşullarda toplandı. Türkiye Gazeteciler Sendikası, halkın iradesinin hiçe sayılması ve demokrasinin rafa kaldırılması anlamına gelen darbe girişimlerine de, Olağanüstü Hal uygulamalarına da açık bir şekilde karşı durur. Genel kurulumuz, OHAL uygulamalarının siyasi iktidarla aynı düşünmeyen kesimlere karşı bir cadı avı aracı olarak kullanılmasına son verilmesi, OHAL’in derhal kaldırılarak, hukuk ve demokrasinin işler hale getirilmesi çağrısı yapar.
İŞSİZLİK, GÜVENCESİZLİK VE SÖMÜRÜYE KARŞI MÜCADELE
2- Sendikamızın ana gövdesini gazeteciler oluşturmaktadır. Gazetecilik, işsizlik oranının en yüksek olduğu mesleklerden biri haline gelmiştir. Özellikle son yıllarda gazetelerin muhabir ve editöryal kadroları daraltılmakta, zaman zaman kitlesel denebilecek tenkisatlar yaşanmaktadır. İşine devam edebilen gazeteciler ise daha ağır çalışma koşullarına mahkum olmakta, yoğunluk nedeniyle işlerine gerektiği şekilde odaklanamamakta, işsizlik korkusuyla işverenlerini ve/veya siyasi iktidarı rahatsız edecek mesleki çalışmalardan uzak durmaya zorlanmaktadırlar. Sendikal örgütlenmenin zayıfladığı, toplusözleşme yapan basın kurumlarının bir elin parmaklarıyla sayılabildiği koşullarda, gazeteciler ücretleri üzerinde de herhangi bir pazarlık gücüne sahip değillerdir. Genel kurulumuz, çalışan ve işsiz tüm gazetecileri, kendilerine dayatılan iş yüküne, güvencesizliğe ve sömürüye karşı, örgütlü ve toplusözleşmeli bir çalışma düzeni için Türkiye Gazeteciler Sendikası çevresinde kenetlenmeye çağırır.
3- Tüm bu koşullarla birlikte; gazetecilere “performans sistemi”, “prim uygulaması”, “ayın/haftanın haberi” gibi rekabetçi uygulamalar dayatılmaktadır. Genel kurulumuz, mesai arkadaşlarının birbiriyle yarıştırılmasını sadece emek-sermaye ilişkisi açısından değil, haberle gazeteci ilişkisi açısından da sıkıntılı görür ve kesin bir şekilde reddeder.
4- Gazeteciliğe yeni başlayan birçok genç arkadaşımız sigortasız bir şekilde ya da temizlik, güvenlik şirketleri elemanı gibi gösterilerek çalıştırılmaktadır. Genel kurulumuz, özlük hakları yok sayılan genç gazetecilerin örgütlenmesi ve haklarını kazanması için sendikanın imkanlarının seferber edilmesi çağrısı yapar.
BASIN VE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ İÇİN MÜCADELE
5- Son dönemde sadece Adliye muhabirleri değil; iktidarın hoşuna gitmeyen haberler yapan bir çok gazeteci, haklarında açılan davalar nedeniyle Adliye’de ikinci bir mesai yapmaktadır. Genel kurulu topladığımız günlerde Basın İlan Kurumu yönetmeliğinde yapılan değişiklik ile haklarında dava açılan gazetecilerin çalışma hakkı adeta ellerinden alınmaktadır. Söz konusu değişiklik aynı zamanda iktidarın politikalarını eleştiren basın kuruluşlarının başında Demokles’in Kılıcı gibi sallanacaktır. Genel kurulumuz, medyayı ve gazeteceleri otosansüre zorlayacak her türlü düzenlemeyi basın ve ifade özgürlüğüne karşı bir saldırı olarak görür, bu tür düzenlemelere karşı mücadele eder.
BASIN ORGANLARINA ANAYASAL GÜVENCE
6- Son yıllarda basın özgürlüğünü sınırlayan uygulamalar OHAL dönemiyle birlikte daha da arttmıştır. OHAL kapsamında çıkarılan KHK’ler ile gazetelerin, televizyonların, dergilerin, yayın evlerinin ve hatta dağıtım şirketlerinin tek başına siyasi iktidarın kararıyla kapatılmasının önü açılmıştır. Genel kurulumuz, bu yetkinin fiiliyata geçtiği, TV ve radyoların kapılarına mühür vurulduğu, mal varlıklarına el konulduğu günlerde toplanmıştır. 21. Olağan Genel Kurulumuz, her ne sebeple olursa gazete, dergi, TV, radyo ve internet sitelerinin kapatılmasına karşı çıkar, aksine basın organlarının her koşulda yayın yapmasının yasal, anayasal ve fiili güvenceye alınması için mücadele eder. Genel kurulumuz, sarı basın kartları hukuksuz bir şekilde ellerinden alınan, iptal edilen üyeleriyle dayanışma duygularının altını çizer, medya organlarının kapatılması nedeniyle mağdur edilen üyelerinin yanında olduğunu bir kez daha beyan eder.
TUTUKLU GAZETECİLER SERBEST BIRAKILSIN
7- Türkiye uzun yıllardır cezaevindeki gazetecilerle gündemdedir. Gazetecilere yönelik artan tutuklama furyası, OHAL ile endişe verici boyutlara ulaşmıştır. Gazeteciler ne ile suçlandıklarını dahi bilmeden aylarca, hatta bazen yıllarca tutuklu kalmaktadır. Kalemi, klavyesi, fotoğraf makinası ve kamerasından başka silahı olmayan gazetecilere adeta düşman hukuku uygulanmaktadır. Genel kurulumuz, gazetecilerin yaptıkları haberler ve politik tutumları gerekçe gösterilerek tutuklanmalarına istisnasız bir şekilde karşı çıkar, tutuklu gazetecilerin derhal ve koşulsuz şekilde salıverilmesi talebini bir kez daha güçlü bir şekilde ifade eder.
8- Sendikamızın Adana Şube Başkanı Salim Büyükkaya’nın hukuksuz bir şekilde gözaltına alınması hepimizi üzmüştür. Genel kurulumuz, örgütlü duruşumuzla serbest bırakılan Büyükkaya hakkında devam eden adli kontrol uygulamasının derhal iptal edilmesini talep eder.
BARIŞ İÇİN GAZETECİLİK
9- Ülkemizin giderek sürüklendiği çatışma ve savaş ortamı, gazetecilik faaliyetini de giderek güçleştirmektedir. Gergin ve kutuplaşan ortam, gazetecileri hedef olmak ya da gerçekleri açık bir şekilde aktarmaktan imtina etmek ikilemine itmektedir. Ayrıştırıcı, kutuplaştırıcı ve savaş ortamını besleyen söylemler, basını da adeta zehirlemektedir. Genel kurulumuz, savaş ve ölümlere karşı barışı ve barış dilini savunur, barış içinde bir Türkiye, barış içinde bir dünya talebini yüksek sesle dile getirir.
CİNSİYETÇİLİK VE NEFRET DİLİNE KARŞI MÜCADELE
10- Kadına ve LGBTİ bireylere yönelik ayrımcı söylemler hayatın her alanında devam ederken sendikamız cinsiyet ayrımcılığının, ayrımcı dilin ve şiddetin karşısında durur. 21. Olağan Genel Kurulumuz, kadınlara ve LGBTİ bireylere yönelik ayrımcı ve nefret içerikli söylemlerin kabul edilemez olduğunu belirtir, medyadaki cinsiyetçi dile ve nefret söylemine karşı mücadeleyi temel ilkeleri arasında gördüğünü bir kez daha vurgular.
HALKIN HABER ALMA HAKKI İÇİN DEMOKRATİK TÜRKİYE
11- Halkın haber alma hakkının aracısı olan gazeteciler, bu görevlerini ancak siyasi ve ekonomik baskılardan azade olduklarında gerçekleştirebilirler. Bu da gerçek bir demokraside, sendikalı ve toplusözleşmeli bir çalışma ortamında mümkün olabilir. Genel kurulumuz, basın özgürlüğü mücadelesinin gerçekten demokratik bir Türkiye ve emek mücadelesinden ayrı düşünülemeyeceğinin altını bir kez daha çizer, emek ve demokrasi mücadelesinin yükseltilmesi için çağrı yapar.