Kuvvetler ayrılığının tamamen yitirilmesi ve adaletsizliğin katmerlenmesi nedeniyle gazeteciler bu yılı da cezaevlerinde, adliyelerde ve karakollarda geçirdi. Gazeteciler hiç açılmaması gereken soruşturmalar kapsamında gözaltına alındı, hukuken iddianame niteliğinde dahi olmayan metinler üzerinden yargılandı, hapse atıldılar ve haklarında adli kontrol tedbirleri uygulandı. Basın özgürlüğü, Anayasa’nın 26-28. ve Basın Kanunu’nun 3. Maddesiyle güvence altında olmasına rağmen uygulanmadı.
Bir yanda yasal güvencelerden yoksun şekilde haber takip eden gazeteciler, diğer yanda yoksulluk sınırında ve ekonomik güvence olmadan işsizlik tehdidi ile mesleklerini yapmaya çalıştılar.
Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) tarafından hazırlanan 2024-2025 Basın Özgürlüğü Raporu’nu, altıncı kez 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nde sizlerle paylaşıyoruz. Geçen yıllarda olduğu gibi bu yıl da basın özgürlüğüne yönelik müdahalelere ve gazetecilerin ekonomik-sosyal haklarındaki duruma baktık. Tek bir meseleye odaklanmanın mümkün olmadığı ülke gündemi nedeniyle raporumuz, demokrasi, basın özgürlüğü, sendikal haklar, gazetecilerin özgürlüğü gibi farklı başlıklara yoğunlaştı.
İşsizlik, güvencesizlik ve ekonomik belirsizlik altında mesleği icra etmeye çalışan meslektaşlarımızın yaşadığı yoksulluğun boyutlarını, yetkili ve yetkisiz olduğumuz işyerlerindeki üyeler üzerinden yürüttüğümüz “Yoksulluk Araştırması: Ekonomik ve Sosyal Düzey Anketi” ile ortaya koymaya çalıştık.
Raporda, yürürlüğe girdiği 2022’den bu yana gazetecilere yönelik ciddi tehdit yaratan, TCK 217/A “Halkı Yanıltıcı Bilgiyi Alenen Yayma” suçunun güncel bilançosunu da paylaştık.
Bu raporun öncekilerden farkı, tutuklu meslektaşlarımızın TGS’ye yolladığı mektupları da içermesi. Elif Akgül, Ercüment Akdeniz, Yıldız Tar, Öznur Değer ve Vedat Örüç tarafından kaleme alınan metinleri, ‘Cezaevinden Mektup Var’ başlığında raporun sayfalarına dağılmış olarak okuyabilirsiniz. Yine bu yılki raporumuzda, Prof. Dr. Ceren Sözeri Özdal’ın kaleme aldığı “Gazete Duvar Neden Kapandı?” başlıklı makale ile internet medyasının yaşadığı yakıcı soruna dair tartışmaya katkı sunmak istedik. Katkıları için çok teşekkür ederiz.
Raporda önce çıkanlar,
1 Nisan 2025 tarihi itibarıyla en az;
- 19 gazeteci, gazetecilik faaliyeti nedeniyle Türkiye’nin çeşitli cezaevlerinde özgürlüğünden mahrum durumda. (1 Nisan’dan sonra tahliye ve tutuklamalar oldu. Şu anda 18 gazeteci cezaevinde.)
- 29 gazeteci tutuklandı, 6 gazeteci konutu terk etmeme (ev hapsi) adli kontrol tedbirine maruz kaldı.
- Gazeteciler hakkında 313 soruşturma açıldı. Gazetecilere yönelik 123 gözaltı işlemi uygulandı. Gazeteciler 90 soruşturmada ifadeye çağrıldı.
- Son bir yılda elimize ulaşan verilere göre 212 davada, 311 gazeteci yargılandı. Bu yargılamaların 196’sı ceza yargılaması iken, 16’sı tazminat talepli özel hukuk davasıdır. 300 gazeteci ceza davalarında; 11 gazeteci ve 4 kurum ise özel hukuk davalarında hakim karşısına çıktı.
- Toplamda 137 yıl 23 gün hapis cezası kararı çıktı. 57 gazeteci beraat etti. Toplam 161 bin 980 TL adli para cezasına hükmedildi.
- Toplam değeri en az 3 milyon 850 bin TL olan 16 tazminat talepli yargılama yapıldı. Görülen davalardan toplam değeri 50.000 TL olan bir dava kısmen kabul edildi. Bu davalarda toplamda 12.500 TL tazminata hükmedildi. Toplam değeri 40.000 TL olan iki dava reddedildi.
- 56 gazeteci fiziksel saldırıya uğradı. 90 gazeteci sözlü olarak tehdit edildi. Üç basın kurumuna yönelik saldırı düzenlendi. Üç basın kurumu hedef gösterildi.
- Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi, yetkileri AYM tarafından iptal edildiği halde faaliyet göstermeye devam ediyor.
- Mumcu, Dink davaları bu yıl da aydınlatılmadı. Cezasızlık, potansiyel failleri cesaretlendiriyor. 2019-2020 döneminde, özellikle Cumhur İttifakı’nı eleştiren, Yeniçağ Gazetesi köşe yazarı Yavuz Selim Demirağ gibi çok sayıda gazeteci ve TV yorumcusuna yönelik saldırıların ise münferit vakalar değil sistematik ve örgütlü bir hareketin sonucu olduğu yönündeki iddiaların araştırılması gerekiyor.
- Nisan 2024’te Van Büyükşehir Belediye Başkanı seçilen Abdullah Zeydan’a mazbatasının verilmemesi ve Mart 2025’te İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınıp tutuklanmasını takip eden günlerde ise gazeteciler polis şiddetinin açık hedefi oldular.
- 20 Aralık 2024 tarihinde Suriye’nin kuzeyinde gazeteciler Nazım Daştan ve Cihan Bilgin’in içinde bulunduğu ve üzerinde ‘press’ (basın) yazılı aracın silahlı insansız hava aracıyla düzenlenen saldırıda öldürüldüğü açıklandı.
- 26 sitenin engellenmesine, 90 haber içeriğinin URL bazında engellenmesine, 38 haber içeriğinin silinmesine, üç konunun unutulma hakkı kapsamında arama motorlarından ilişkilendirilmemesine karar verildi.
- RTÜK tarafından alınan kararlarda basın yayın kuruluşlarına 59 ayrı idari para cezası kararı çıktı ve toplamda yaklaşık 87 milyon TL idari para cezası kesildi. Bu cezalardan en yükseği Show TV’ye tek seferde kesilen 11 milyon 883 bin 211 lira oldu. Toplamda en yüksek para cezası kesilen kurum ise yaklaşık 44 milyon TL ile NOW TV oldu. Hakkında en fazla ceza kararı çıkan kurum, 14 idari para cezası kararıyla SZC TV olurken, Tele 1’e 13, Halk TV’ye 10 , Flash Haber TV’ye yedi, Now TV’ye altı kez idari para cezası kesildi. Beş ayrı kararla toplamda 21 defa yayın durdurma kararı verildi.
- SZC TV’nin ekranının 10 gün süreyle karartılmasına karar verildi. Kanalın lisans iptali tehdidi ile karşı karşıya.
- Açık Radyo’nun karasal yayın lisansı RTÜK tarafından resmi olarak iptal edildi. 30 yıla yakındır faaliyet gösteren radyo yayınına son verdi. İstanbul’da iki genç kadının canice katledilmesi, TUSAŞ saldırısı, Narin cinayeti ve son olarak Bolu Grand Kartal yangını olaylarında yayın yasağı getirildi.
- Evrensel’in resmi ilan alma mücadelesi sürüyor. Eylül 2019’da resmi ilan ve reklam yayınlama hakkı durdurulan Evrensel Gazetesi’nin bu hakkı 2022 yılında tümüyle iptal edilmişti. İstanbul 2. İdare Mahkemesi, Evrensel’in BİK’in iptal kararına karşı açtığı davayı reddetti. İstinaf süreci devam ediyor.
- Sansür Yasası’nın ardılı olarak Etki Ajanlığı Yasa Teklifi’nin iki defa Meclis’e sunulup geri çekilmesi ve Siber Güvenlik Yasası’nın yürürlüğe girmesiyle gazeteciler üzerinde suç düzenlemeleri ile gözdağı verilmeye devam ediliyor.
SARAÇHANE PROTESTOLARI: 19 MART – 1 NİSAN 2025 BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ ÖZEL RAPORU
İBB Başkanı ve Cumhurbaşkanı Adayı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması sürecinde Sadece 19 Mart – 1 Nisan arasında,
- Bant genişliği 42 saat daraltıldı.
- En az 13 gazeteci polis tarafından darp edildi.
- 14 gazeteci hakkında gözaltı kararı alındı, yedi gazeteci tutuklandı
- Canlı yayınlara RTÜK tarafından müdahale edildi.
- Dört haber kanalına bu süreçte yaklaşık 21 milyon TL idari para cezası kesildi. Toplamda 16 kez yayın durdurma kararı verildi. SZC TV’nin ekranının 10 gün süreyle karartılmasına karar verildi. Yayın durdurma kararlarıyla kanalların mahrum kalacağı reklam gelirlerinin milyonları bulacağı tahmin ediliyor.
- BBC muhabiri sınır dışı edildi.
- Gazetecilerin ve haber sitelerinin sosyal medya hesaplarına erişim engeli getirildi.
DEZENFORMASYON SUÇU RAPORU
Yürürlüğe girdiği Ekim 2022’den Nisan 2025’e kadar TCK Madde 217/A “Halkı Yanıltıcı Bilgiyi Alenen Yayma” suçundan en az,
- 67 gazeteciye toplamda 85 soruşturma açıldı.
- 15 gazeteci gözaltına alındı.
- Dört gazeteci tutuklandı. Bir gazeteci hakkında konutu terk etmeme şeklinde adli kontrol tedbirine hükmedildi. Sekiz gazeteci hakkında ise diğer adli kontrol tedbirleri uygulandı.
- Soruşturmalar neticesinde 27 dava açıldı. 11 davada ilk derece aşamasında beraat kararı verildi. Bir dava 10 ay hapis cezasıyla sonuçlandı ancak istinaf incelemesinde beraat kararı verildi. Bir davada ise 10 ay hapis cezası verilerek hükmün açıklanması geri bırakıldı. Bir dava reddedildi. 13 davada yargılama devam ediyor.
- 40 soruşturmada takipsizlik kararı verildi, 18 soruşturma devam ediyor.
SEKTÖRE BAKIŞ
Bu yıl da medya sektörünü istihdam, işsizlik, çalışma koşulları, sendikalaşma oranları vb. başlıklar altında analiz ettik.
- Gazeteciler için işsizlik, güvencesizlik ve ekonomik belirsizlik tehdit olmayı sürdürdü. Resmi verilere göre % 18,3 olan gazetecilik mezunları arasındaki işsizlik oranı; genel işsizlik oranı (% 8,7) ve yükseköğretim mezunları içindeki işsizlik oranından (% 9,1) iki katı fazla görünüyor.
- TGS, medya sektöründe sayıca en fazla TİS imzalayan sendika olmayı sürdürüyor. Diğer yandan % 13,13 olan işkolundaki sendikalaşma oranı, ülkedeki genel sendikalaşma oranının (% 14,97) altında kalıyor.
- İşverenlerin yetki itirazları sendikal özgürlükleri kısıtlamayı sürdürüyor. Hürriyet Gazetesinde ve Halk TV’de yetkiye itiraz davaları devam ediyor. Diğer yandan Discovery Channel da yasal süreç sendika lehine tamamlandı ve önümüzdeki aylarda müzakerelerin başlaması bekleniyor. Sputnik Türkiye’deki üyelerimiz için açtığımız sendikal tazminat ve işe iade davaları ise yasanın belirttiği azami süreleri aşalı çok oluyor. Yargılamaların niyetten bağımsız bu kadar uzun sürmesi, sendika karşıtı eylemlerde işverenleri caydırmak yerine cesaretlendiriyor.
EKONOMİK VE SOSYAL DÜZEY ANKET SONUÇLARI
Medya sektöründeki çalışanların yoksulluk algısını ölçmek, ekonomik ve sosyal tüketim davranışlarına dair bilgi toplamak amacıyla bu yıl da hem yetkili hem de yetkisiz olduğumuz işyerlerindeki üyelerimizle birer anket yaptık.
Ankette öne çıkan unsurlar:
-
- Üzerindeki baskıya rağmen TİS’ler, üyeleri açlık ve yoksulluk sınırından uzaklaştırıyor.
- İşyerlerinde “eşit işe eşit ücret” politikasının hâlâ mücadele sebebi olduğu görülüyor.
- Yanıtlara göre gazetecilerin esas gelir kaynağı, aldıkları ücretler. Gazetecilerin çoğunluğu diğer/yan gelirlerden mahrum görünüyor.
- Yetkili işyerleri anketinde geçinmek için ailelerinden maddi destek almadığını söyleyenlerin oranı % 65,9 olurken, bu oran yetkisiz işyerlerinde % 56,5’de kalıyor.
- Katılımcıların çoğunluğu ek iş yapmıyor ancak fırsat olsa yapmaya hazır.
- Hem yetkili hem de yetkisiz işyerlerinde katılıcımlar en çok parayı sırasıyla gıda, barınma ve ulaşıma harcadığını söylüyor.
- Her iki ankette de çoğunluk, işsiz kalma endişesi yaşıyor. Bu oran yetkili işyerleri anketinde % 56,1 olurken, yetkisiz işyerlerinde % 70,8’e çıkıyor.
- İki ankette de her ay kredi kartı borcunun tamamını ödediğini söyleyenler, toplam oranın üçte birini bulmuyor.
- Katılımcıların yaklaşık yarısı kendisini yoksul hissediyor. Diğer yandan yetkili işyerleri anketinde katılımcıların % 24,4 kendisini yoksul hissetmezken, bu oran yetkisiz işyerleri anketinde % 12,5’e düşüyor.
- Özellikle yetkisiz işyerlerindeki katılımcılar sosyal ve kültürel gelişimlerine yeterli bütçe ayır(a)mıyor. Yetkili işyerleri anketinde sosyal ve kültürel gelişimleri için aylık ortalama 2 bin 5001 TL ve üzeri bütçe ayıranların toplam oranı % 19,6 olurken, bu oran yetkisiz işyerleri anketinde % 13,1’e düşüyor. Üstelik bu alana ayrılan bütçe, geçen yıla kıyasla özellikle yetkisiz işyerlerindeki katılımcılar için azalmış görünüyor.
- Kötü ekonomi TİS’leri ve ekonomik hakları baskılıyor. Yetkili işyerleri anketinde katılımcıların % 75,6’sı ülkedeki ekonomik durumun, işyerinde geçerli olan TİS üzerinde baskı oluşturduğunu düşünüyor. Yetkisiz işyerleri anketinde ise katılımcıların % 97’si (163 kişi) ülkedeki ekonomik durumun, ekonomik ve sosyal hakları üzerinde baskı oluşturduğunu söylüyor.
- Her iki ankette de katılımcıların neredeyse tamamı, bir önceki yıla göre bugünkü alım güçlerinin düştüğünü ifade ediyor.
- Haftanın neredeyse her günü çalışan katılımcılar için en yakın seçenek yurt içi tatil. Ev ya da araba almak birçoğu için uzak ihtimal.
- Yetkili işyerlerinde katılımcıların üçte biri, yetkisiz işyerleri anketinde ise çoğunluk, daha iyi bir ücret karşılığında gazeteciliği bırakmaya hazır.
- Her iki ankette de çoğunluk, sektörün geleceği ile ilgili kötümser.
- Çekincelere rağmen yetkisiz işyerlerindeki üyeler, işyerlerinde toplu iş sözleşmesi istiyor.
Tutuklama, gözaltı, sansür, otosansür, işsizlik, güvencesizlik, ekonomik belirsizlik vb. tehditler altında mesleğini icra etmeye çalışan gazeteciler için mücadele, tek çıkar yol olmayı sürdürüyor. Anket verilerinden görüleceği üzere endişelere rağmen gazeteciler sendikalaşmak, toplu iş sözleşmeli bir düzende çalışmak istiyor. Bu hukuksuz atmosferin tedavisi ise demokrasiye sahip çıkmaktan, dayanışma ve bir arada durmaktan geçiyor.
TGS BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ RAPORU TAM METİN