3 Mayıs Birleşmiş Milletler tarafından 1993 yılında “Dünya Basın Özgürlüğü Günü” ilan edildi. 26 yıldır Dünya Basın Özgürlüğü Günü olarak anılan 3 Mayıs’ı Türkiye maalesef bir kez daha sorunlar ile karşılıyor. Son yıllarda gazeteciler üzerinde artan baskılar, medyanın iktidar kontrolüne geçmesi, 142 gazetecinin tutuklu olması ülkede basın özgürlüğünü bitirdi. Hemen her gün adliye koridorlarında gazeteciler basın özgürlüklerini savunmak zorunda bırakılıyor. Basın kartı iptal edilen gazeteciler daralan sektör nedeniyle işsizlikle yüz yüzeler.
Son bir yıl içerisinde yaşananlara baktığımızda dahi gazetecilerin üzerindeki baskının yoğunluğunu görebiliriz.
Geçtiğimiz son bir yılda, 74 gazeteci çeşitli suçlardan dolayı toplamda yaklaşık 256 yıl hapis cezasına çarptırıldı. 3 gazeteci hakkında müebbet hapis cezasına hükmedildi. 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nde 142 meslektaşımız özgürlüklerinden mahrum şekilde Türkiye’nin çeşitli cezaevlerinde tutulmaktadır.
Son bir yıl içerisinde gazetecilere yaptıkları haberlerden dolayı toplamda yaklaşık 170 milyon TL adli para cezası verildi veya tazminata mahkûm edildiler. 18 gazeteci yargılandıkları davalardan beraat etti. Bu rakam, davası sonuçlanan gazetecilerin yaklaşık yüzde 19’una tekabül ediyor. Yani davası sonuçlanan her 5 gazeteciden 1’i beraat ederken, 4’ü ceza aldı.
Gazetecilere isnat edilen suçlara baktığımız da ise yüzde 42’lik kısmı propaganda suçu, yüzde 16’lık kısmı örgüt üyeliği suçu, yüzde 13’ü kamu görevlisi ve cumhurbaşkanına hareket suçu, yüzde 6’sını ise terör örgütüne yardım suçu oluşturmaktayken kalan yüzde 23’lük bölümü ise halkı kin ve düşmanlığa tahrik, sosyal medya paylaşımları, hedef gösterme, dini değerleri aşağılama, gizlilik ihlali gibi çeşitli suçlar paylaşıyor. Bu suçlamalara ilişkin yargılamalarda ise gazeteciler yazdıkları yazıları, yaptıkları yorumları savunmak zorunda kalıyor.
Son bir yıl içerisinde 20 gazeteci görevleri esnasında veya yaptıkları haber ve paylaşımlarından dolayı gözaltına alındı. Gazeteciler, geçtiğimiz yıl çok sayıda sözlü saldırıya ve tehdide maruz kaldılar. Kamu görevlileri tarafından hedef gösterildiler ve fiziksel saldırıya maruz kaldılar. Buna karşın gazetecilerin mağdur taraf olduğu dosyalar takipsizlik ve cezasızlıkla sonuçlandı.
Basın Enformasyon Genel Müdürlüğünün kapatılarak Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı kurulmasının ardından Basın Kartı Yönetmeliği değiştirilerek gazetecilerin basın kartı almasını zorlaştıran düzenlemeler yapıldı. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, son üç yılda bin 954 gazetecinin basın kartının iptal edildiğini açıkladı. Basın Kartları Komisyonu yaklaşık bir yıldır toplanmayarak yeni kart başvurusu ve sürekli basın kartı başvurusu yapan yüzlerce gazeteciyi mağdur etti.
2018 yılının ikinci yarısında başlayan döviz kurlarındaki artış özellikle basılı medyayı derinden etkiledi. Demirören Medya Grubuna bağlı Vatan gazetesi ve Aydın’da yayın yapan Özgür Ses gazetesi kapandı ve Aydınlık Gazetesi 3 gün yayınına ara verdi, İzmir’de 7 yerel gazete haftada bir gün çıkmama kararı aldı. 2018 Ocak ayında Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının verilerine göre sektörde çalışan sayısı 92 bin 159 iken bu rakam 2019 Ocak ayında 86 bin 366’ya düştü. Sektörde bir yıl içerisindeki daralma oranı yüzde 6.28’dir. Gazetecilik mezunu olup iş bulmakta zorlananlar 2017 yılında yüzde 19.1’ken, 2018 yılında yüzde 23.8’e yükseldi. Gazeteciler arasında işsizlik oranı yüzde 25 civarındadır. Yani 4 gazeteciden birisi işsizdir. Sektördeki sendikalaşma oranı ise Türkiye ortalamasının çok altında sadece yüzde 7.79’dur.
3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Gününde bu tablonun değişmesi için şu çağrıyı yapıyoruz; sendikalaşarak hem iş güvencesini hem de editöryal bağımsızlığı kazanabiliriz.
Basın özgürlüğünün olduğu bir ülkeyi birlikte, dayanışma ile yaratabiliriz.
Türkiye Gazeteciler Sendikası