Basın kartı yönetmeliği, dün gece değiştirildi. İletişim Başkanlığının önerisi ile değiştirilen Yönetmelikle, “gazeteciler” ile “basın kartı” arasındaki mesafe biraz daha açıldı.
“Gazetecilere kart vermemek üzerine” yapılan bu düzenleme, kabul edilemez.
Danıştay kararı ile yürütmesi durdurulan; “sigorta primlerinin çalışma mevzuatı esaslarına uygun olarak yatırılmış olması” ibaresi değiştirilmiş ve “mücbir haller dışında 1 aydan fazla olmamak üzere ara vermeden çalışması” şeklinde değiştirilmiş ve böylece, sigorta primlerinin yatırılmış olması şartı aynen korunduğu gibi düzenleme daha da ağırlaştırılarak, gazetecinin işsiz kaldığı sürenin 1 ayı geçmesi halinde, basın kartının elinden alınacağı düzenlemesi getirilmiştir. İşsiz kalan gazeteciye iş bulabilmesi için sadece 1 ay süre verilmiştir.
İletişim Başkanlığı, Danıştay yürütmeyi durdurma kararının arkasından dolanmış ve böylece mevcut siyasi iktidar Yüksek Yargı organı kararlarını yok sayan düzenlemelerine bir yenisini eklemiştir.
İletişim Başkanlığı, bu yönetmelik değişikliği ile kendisini, Terörle Mücadele Savcısı ve Özel Yetkili Mahkeme ilan etmiştir.
Şöyle ki; basın kartına sahip kişilerin “Milli güvenliğe ve kamu düzenine açıkça aykırı faaliyetlerde bulunması veya bu faaliyetlere açıkça destek vermesi; şiddet ve terörü özendirecek, her türlü örgüt suçları ile mücadeleyi etkisiz kılacak içerik oluşturması; Suça tahrik veya teşvik edecek ve suç ile mücadeleyi etkisiz kılacak faaliyetlerde bulunması” durumunda kartları iptal edilebileceği düzenlemesi getirilmiştir. Bu değerlendirmeleri de İletişim Başkanlığı kendisi yapacaktır. İletişim Başkanlığı, ülkenin, yasaması-yargısı, her şeyi olmaya adaydır. Kabul edilemez, hukuka aykırı, iptal edilmesi kesin olan bir hukuka aykırı metin ortaya çıkarılmıştır.
İletişim Başkanlığı, yayımlanan haberlerine göre, gazetecinin basın kartını iptal edebilecektir. Gazeteci ise basın kartını, ancak mahkeme kararı ile geri alabilecektir. İletişim Başkanlığını, yargı organı yerine koyan ve hem gazeteciye, hem yargı organlarına, gereksiz külfet, ağır hak kaybı getiren bu düzenlemeyi de kabul etmemiz mümkün değildir.
Ayrıca, herhangi bir şekilde mahkumiyet almış gazeteciler hakkındaki, adli sicil kaydı silinmeden, basın kartının geri verilmeyeceğine ilişkin düzenleme de yine gazeteci aleyhine ve gazetecilere basın kartı vermemek üzerine getirilmiş bir diğer düzenlemedir.
Sürekli basın kartı sahibi gazetecilere ilişkin yapılan düzenlemede ise “Taşıdığı sıfatın saygınlığına gölge düşürebilecek yöntem sergilemek suretiyle basın meslek onurunu zedeleyecek şekilde faaliyette bulunulması” durumunda basın kartının iptal edilebileceği hükmü getirilmiştir ki, bu tespit, yine İletişim Başkanlığınca yapılacaktır.
Bu değişiklikler ile basın kartı yönetmeliği, gazetecilere “basın kartı” vermemek üzerine çıkartılmış, İletişim Başkanlığının, kimin gazeteci olduğuna ve gazetecilik yapmaya devam edip edemeyeceğine tek başına karar verdiği bir sistem kurmaktadır. Bu da sansürün ta kendisi olup basın özgürlüğünün, Anayasa’da yer alan bir hayalden öteye geçememesine neden olur.
Basın özgürlüğünü engellemeye yönelik bir düzenleme olarak değerlendirdiğimiz bu Yönetmeliğin iptali için gerekli adımları atacağımızı bildiririz.
TÜRKİYE GAZETECİLER SENDİKASI