Sputnik Türkiye bürolarında süren grevimiz 28. Gününde. Geçen zamana rağmen kararlılığımız ilk günkü gibi sağlam. Süren dayanışma ziyaretleri ve mesajları bizlere güç veriyor. Ne yazık ki bu süreçte grevimize yönelik karalamalar da eksik olmuyor.
Bu açıklama, haklı mücadelemize gölge düşürmeye yönelik çabaları aralıksız süren işveren temsilcileri ve grev kırıcısı kişilerin söylentilerine cevap niteliğindedir.
Elbette bu açıklamanın grevdeki meslektaşlarımızdan çok işverene sevgi, ilgi ve saygı gösteren art niyetli kimseleri durdurmasını beklemiyoruz. Bu açıklamayı, saldırgan ve kötü niyetli söylentilerin greve destek veren dostlarımızı etkilememesi amacıyla yapıyoruz.
1. Türkiye Gazeteciler Sendikası on beş yıldır çeşitli konularda AB projesi yürütüyor. Mevcutta dört yıldır devam eden proje ile gazetecilere yeni medya eğitimleri, İngilizce kursları, psikolog desteği, hukuki savunma ve işsiz gazetecilere telifle ekonomik destek veriliyor. Bu konularda da nasıl bir yol izleneceği, sendikanın proje yazımında belirlediği çizgide devam ediyor. Grev kırıcılarının iddia ettiği gibi projelerin, sendikanın faaliyetlerine karışma, müdahale etme ya da yön verme gibi bir durumu söz konusu değildir.
2- Sputnik Türkiye bürolarındaki örgütlenme faaliyeti, sendikanın 2022 hedefleri içinde olmamasına rağmen burada çalışan üyelerimizin isteği ve gayretiyle canlandı ve işyerinde çoğunluk sağlandı. Taleplerin belirlenmesi, taslağın hazırlanması, müzakere sürecinin yürütülmesi ve grev süreci de dahil tüm aşamalarda üyelerimiz esas belirleyici oldu. Üyelerimizden bağımsız ya da habersiz ne bir istek masaya sürüldü ne de işverenle gizli bir görüşme yapıldı.
3- Sendikamızın stratejisi; demokratik, şeffaf ve kapsayıcı faaliyeti her aşamada işletmektir. Stratejimizin gereği olarak toplu pazarlık sürecinin başladığı günden uyuşmazlıkla sonuçlandığı güne kadar yapılan tüm görüşmelere, üyelerimiz seçtiği işyeri temsilcisi de katıldı. Bugün “yanlış strateji” olarak itham edilen, bu anlayışımızdır. Suçlanması gereken sendikanın stratejisi değil, işverenin sendika tanımaz tutumudur. Eleştirilmesi gereken, yapılan dokuz müzakere oturumunda taleplere ne olumlu yanıt veren ne de bir teklif sunan işverenin sendika karşıtı tutumudur.
4- Uyuşmazlık tutanağı sendikaya ulaştığı ve altmış günlük grev sürecinin başladığı ilk gün bir üye toplantısı örgütlendi. Sputnik’teki tüm üyelerin davet edildiği bu toplantıda alınan karar gereği 24 Temmuz’da grev kararının işyerlerine asılmasına karar verildi. Grev ilanının grev uygulamak anlamına gelmediği, uygulamaya geçmek için önümüzde 55 günlük sürenin olduğu üyelerle paylaşıldı. Bu sürenin müzakere için değerlendirilmesi ve işverene, yeniden masaya dönmesi için fırsat verilmesi gerektiği de bu toplantıda konuşuldu ve karar altına alındı. Grev kararının alınmasından sonra işveren, anlaşmazlığın çözümü yerine sorunu yok saymayı tercih etti ve 7 Ağustos günü 24 üyemizin işine son verdi.
5- Sendika olarak bu ülkede yaşayan herkesin Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve kanunlarına saygı duyması, hiçbir kimsenin kendisini Anayasa ve yasaların üzerinde görmemesi gerektiğine inanıyoruz. Sputnik işvereni ve yöneticileri Anayasa ve yasalardaki sendikal hakları açıkça çiğnemesine, bu aşamada işçi çıkartmanın sendikal nedenle olduğu herkesçe bilinmesine rağmen ‘atılanlar grevci değil zaten’ iddiasına sığınmak, işverenin söylemine açıkça dolgu malzemesi olmaktır. Gerçek şudur ki işten atılan 24 üyemiz de yasal grevcidir, kanunlar da bu konuda çok açıktır.
6- 1957’de kapatıldık, sinmedik. Üyelerimiz gözaltına alındı, tutuklandı, sokak ortasında şiddet gördü yine susmadık. Yetkilerimize itiraz edildi, üyelerimiz istifaya zorlandı, sürgün edildi ancak vazgeçmedik. Sendikamızın bir “politikası” varsa bu da emeğin haklı mücadelesine öncü olma çabasıdır. Ne mutlu ki 1952’den bugüne edindiğimiz sayısız tecrübe ile politik oyunlara gelmeyecek ve alet olmayacak kadar birikime sahibiz.
7- Bu sürecin sonuna kadar üyemiz olan, olası bir sözleşme ile alacağı ücreti heyecanla hesaplayan ancak grevin başlamasıyla yan çizen, yalpalayan hatta sendikadan istifa eden isimler oldu. Bu isimler arasında yıllardır birlikte çalıştığı mesai arkadaşlarının, üyelerimizin üzerine basarak iş başı yapanlar da var. Bu isimleri hep birlikte görüyor ve onlar adına utanıyoruz. Dünya işçi sınıfının mücadele tarihi böylesi isimlere gereken sıfatı zamanında verdi ve onlara ‘grev kırıcısı’ dedi. Bu sıfatı kabul etmeyenleri iftiraya ve kara propagandaya sığınmak yerine grev alanımızda dayanışmaya bekliyoruz.